24 Aralık 2012 Pazartesi

Yeni Yılım Kutlu Olsun...


Pek değerli ve sevgili ben;
Hayır tarihleri karıştırmadım niyetim yılbaşına pek yakın olan doğumgünümüzü şimdiden kutlamak...
Her sene yakınırsın ya ikisini birleştirmeyin diye ben şimdididen  bir kutlama ve öğüt mektubu yazayım dedim...
Evetttt....Bir yaşı daha bitiriyoruz artık yolun yarısı deyimini daha yakından hissetmeye de başladık,nerede o sevimli onsekizler,güzel yirmidörtler, yok ama üzülmekte yok, nede olsa yaşadığın hergün bize bir hediye bunu unutma.Ne olmuş işte yorucu bir gün geçirmişsen,ne olmuş çamaşır makinesi bozulup bütün sularını akıtmışsa geçer gider yeter ki sağlığına bir şey olmasın değil mi ama; o yüzden şu bir kaç haftadır bulunduğumuz depresyondan çıkıp önümüzdeki maçlara bakacağız değil mi kuzu?
Depresyon demişken nedir bu sinir hali kızım, önüne gelene çatıyorsun olmuyor ama, artık kahveyi mi azaltırsın,uykunamı dikkat edersin, çikolatamı yersin bilmem ama bir an evvel pozitif günlerine dön,bu arada çikolata konusunuda abartma istersen bir ben var benden içerü durumundasın zaten, azıcık sağlığın için endişelen ve dikkatli ol...
Gelelim bu sene ki yılbaşı listene;bu yıl yok Maldiv'lere gidicem,yok dil öğreneceğim,yok şunu yapacağım bunu yapacağım gibi dergi listesi hazırlama lütfen makul ol;bugünlerde yataktan çıkmayı başarınca zaten meydan savaşı kazanmış gibi oluyorsun bunu dikkate al.
Neşeli uyanmaya çalış,işine dört elle sarıl,ailene iyi davran ve lüften birikmiş ütüleri yap eminim senin için hayat keyifli omaya devam edecek..
Yeni yaşım ve yeni yılım şimdiden kutlu olsun.Yaşasın ben...

Bence:
İyi ki doğmuşum...

30 Kasım 2012 Cuma

Fırınlanmış Ayva Tatlısı...

 


Bugün içimdeki aşçı harekete geçti ve kendimi mutfakta buldum,epey uğraştım ama güzel bir menü oldu...
Günün sürprizi ise fırınlanmış ayva tatlısıydı.Genelde belli bir tarifim olmadan kafama göre yaptığım bu tatlının yapılışına gelirsek...
*İstediğiniz kadar ayva,
*Toz şeker,karanfil...
Ayvaları yıkayıp soyduktan sonra çekirdeklerini çıkartıp bir köşeye ayırın,teflon bir tencereye iç kısımları yukarı bakacak şekilde  ayvaları yerleştirin,her ayvanın göbeğine bir kaç karanfil ve ayva çekirdeği koyup,bir-birbuçuk çorba kaşığı hatta daha tatlı seviyorsanız iki-ikibuçuk çorba kaşığı toz şeker koyup,ayvaların boyu kadar su ekleyin,kısık ateşte ağzı kapalı olarak, ayvalar yumuşayıncaya kadar pişirin...
Normalde bu tatlıyla olan maceram bu noktada son bulurdu,ama bugün dış güçlerin kışkırtmasıyla bir fırın kabına koyup 15-20 dakika kadar fırınladım, sonuç nasıl olacak birazdan göreceğiz.
Merak edenlere günün menüsü:
Mantarlı et sote,pilav,zeytinyağlı yer elması...

Bence;
En kısa zamanda yer elması tarifimle geri döneceğim...



24 Kasım 2012 Cumartesi

Sizi Seviyorum Örtmenim...

Ben okulu hiç bir zaman sevmedim,sabah erken kalkmak,okula gitmek,ödev yapmak,sınavlara çalışıp ya da çalışır numarası yapıp zayıf almak...
Yok ben okulu hiç sevmedim ama serseri bir öğrencide olmadım,üstüm başım hep düzgün oldu , kaldı ki o zamanlar şimdiki öğrencilerin giyindiği gibi de değildi bizim kıyafetlerimiz, sıkıysa etek boyumuz dizin üstünde olsun ya da saçlar açık filan gidelim okula mümkün mü?
Şimdiki liselilere hayret ediyorum valla neyse konuya dönelim,devamsızlık yapmadım,dersi dinledim ama çalışmadım,hep ortalama notlara sahip oldum...
Bütün lise hayatım boyunca bir tek ikinci sınıfta takdir aldım o da sadece bir dönem içindi.Üniversiteyi kazanmak beni ve ailemi özellikle annemi şoka sokmuştu...Garibim baktı ki bende hayır yok "Allahtan kız evlendiririz olur biter" diye kendini avuturdu...
Bütün zorunlu eğitim hayatımı yalancı çıkarmak istercesine üniversite yıllarım daha başarılıydı sonuçta teklemeden bitirdik...
Her şey bir yana öğrencilik hayatımın en güzel anılarına sahip oldum üniversitede,aslında her okul dönemine damgasına vuran şeyler var benim için...
İlkokulda değiştirdiğim üç farklı öğretmen,orta ikide coğrafya yazılısında kopya ile yakalanmam,lisede yaşadığım her tatlı an,hayatımın neredeyse üçte birini eğitilerek geçirdim,her okulda her sınıfta iyi,kötü birşeyler öğrendim,bugün bile devam eden arkadaşlıklar kurdum...
Gittiğim okullar ve okulların olmazsa olmazı öğretmenler sayesinde...İlkokuldan,üniversiteye benimle ilgilenen her öğretmene bildiğim öğrendiğim dersler kadar, karakterimi oluşturan noktalardan birini de borçluyum hepsine teşekkür ederim;
Öğretmenler gününüz kutlu olsun...

Bence;
Öğretmeninizi arayın...Ben öyle yapacağım, bütün öğretmenlerim arasında hayat görüşü,eğitim ve öğretim sistemi çok farklı, çok özel ve bildiğim en iyi öğretmen, beni ilkokul üçüncü sınıftan beşinci sınıfın sonuna kadar okutan sevgili öğretmenimi...

12 Kasım 2012 Pazartesi

Babamı Hatırlamak...

Babamı hatırlıyorum duyduğum limon kolonyasında,ceketin içindeki gri balıkçı yaka kazakta,pırıl pırıl parlayan siyah ayakkabılarda...
Babamı hatırlıyorum şakakları kırlaşmış siyah saçlarda,her akşam yemekte olması gereken çorbada...
Babamı hatırlıyorum kapının dibinde duran kahverengi terliklerde,balkonda çekilmiş son resminde,hatıra defterime yazılmış birkaç cümleyle...
Babamı hatırlıyorum cüzdanımda uğur parası olarak taşıdığım 100 lirayı her görüşte,ağladığımı hatırlıyorum bizi bırakıp gittiğin Kasımın 12'sinde;
Bir tek sesini hatırlayamıyorum babacığım, çünkü 24 yıl oldu bu gece...

Bence;
İnanıyorum ki annemle babam beraber ve izliyorlar,umarım onların gurur duyduğu bir evlat olabilmişimdir...

29 Ağustos 2012 Çarşamba

Bir Bayram,Bir Nişan,Bir Düğün...

Bayramın arkasına bir kaç gün eklediğiniz tatiliniz bitti mi?Benim bitmedi...

Yani hala tatildeyim...

Araplı sırtlarından Şarköy...
Bu gereksiz bilgilendirmenin ardından gelelim geçen haftanın temposuna yoğun bir bayram haftası yaşarken birde işin içine bir nişanla bir düğün girince çıktı yoğunluk iki katına...
Bayram tam bir aile ziyafetiydi.Bize gelenler ardından bizim ziyeret ettiklerimiz derken birkaç çeşit baklava,bir büzme tatlısı,kadayıf,şekerpare,şöbiyet ve adını bilmediğim bir tatlının tadına bakmış oldum bu konuyu fazla uzatmak istemesem de şahsi favorim olan şekerpare listenin bir numarasıydı...
 
 
Şarköy Limanı
Aile ziyareti için bulunduğumuz Marmara'nın incisi Şarköy'de  bayramın ikinci günü bir nişana katıldık, bazı şartlardan dolayı fazla uzun kalamasam da gencecik iki insanın mutluluğuna tanıklık ettim (gerçekten gençler gelin 18, damat ise ondan bir kaç yaş büyük) sanırım düğün seneye, yani hala vazgeçmek için zamanları var;İşin şakası bir yana birbirlerine çok uymuş ve sevimli bir çift olmuşlar umalım mutlu olsunlar.Damat tarafı olarak pek bir ağır takıldık öyle çok ortalığa akmadık ama bunun düğünü de var...
Gelelim gittiğimiz diğer törene;Efenim düğün İstanbul'daydı...

Düğün Mekanı...

Tabii toplaştık,çocuk çombalak düştük yollara;Çok kaliteli ve hoş bir akşam oldu.Bu sefer kız tarafı olarak gelinin güzelliğiyle gururlandık,bol bol oynadık,eğlendik,verdik kızımızı geldik...

Nikah şekerleri törenin kendisi gibi çok zarifti...

Geldik ama nasıl bir sorun?
Ertesi gün, İstanbul'dan kaybola kaybola Şarköy'e doğru yola çıktık,yeri gelmişken karayollarına buradan sesleniyorum lütfen Edirne tabelalarını biraz daha büyük yapın aynı yolu iki kere geçtik olmadı yani...
Neyse sonunda doğru yolu bulunca birkaç saat sonra Tekirdağ'a ulaştık.

Resim çekmek aklıma gelene kadar yarısını yedim tabağın o kadar lezzetli yani...
Amanın birde baktık  acıkmışız sonrası bir ziyafet, gelsin Tekirdağ köfteleri gitsin Tahinli Hayrabolu tatlıları...

Bu sefer hazırdım önce resim...


Karnımızda doyunca bindik arabamıza doğru eve...
Yaşasın bayram...

Bence,
Tatile devam ama bana yine yollar gözüktü yarın istikamet ev...Bir daha ki yazıda evdeyiz;bekleriz...

17 Ağustos 2012 Cuma

Buruk Bir Bayram Yazısı...

Bayramları sever misiniz?Ben severim...


Bayramlar bana hep mutluluğu,beraberliği çağrıştırır.Belki gelenekçi bir yapıya sahip olduğum için,bayramlarda sabah erken kalkmak,yeni kıyafetler giymek,kapının çalınmasını beklemek ardından büyüklere ziyerete gitmek anlamlı bulduğum kadar zevk aldığım alışkanlıklardandır.
Yarından itibaren yoğun olacağım için şöyle neşeli bir bayram hikayesi paylaşmak istedim ama birden gözüm tarihe ilişti;bugün 17 Ağustos,on üç yıl önce 45 saniyeyle kafamıza kazınan gün...
Depremi birebir yaşamasam da (tatildeydim çünkü) etkilerini birebir yaşadım...
Çocukluğumdan beri yaşadığım bölge yerle bir oldu,evimi kaybettim daha önemlisi ve daha korkuncu tanıdıklarımı,arkadaşlarımı,öğretmenlerimi kaybettim...
13 yıl önce bugün Ege'de bir otelde, televizyon karşısında, elimde telefon sevdiklerime ulaşmaya çalışıyordum, kimini buldum kimini bulamadım...
Filiz'de onlardan biri...
Neden bugün özellikle onu hatırladım bilmiyorum ama sabahtan beri yüzü gözümün önünde;benim ilkokul arkadaşımdı o.Laf aramızda birazda kıskanırdım,sınıfın en çalışkan kızıydı çünkü,yazısı en güzel olandı.Yakası en kolalı onun durur,saç kurdelesi hep en düzgün bağlanmış olurdu.
Tertip düzen denince hep o örnek gösterilirdi...
Öğretmen olmak isterdi diye hatırlıyorum.İlkokul bittikten sonra farklı yönlere gittik.Ondan senelerce hiç haber almadım ta ki depremde bulunduğu binanın çöktüğünü öğreninceye kadar.Sabaha karşı 45 saniye ve Filiz,annesi ve kızkardeşi yoktu artık...
Onların ki o dönemde yaşanmış binlerce dramdan sadece biri, onlar ve nicesi için en güzel bayramı en sevdiklerimizle beraber,mutlulukla,sevgiyle kutlayalım...
Şekerle kalın...

Bence;
Bayramı tatil fırsatı olarak görmeyin,bir kase şekerde,kapıyı çalan çocukta,aldığınız yeni kıyafette,yediğiniz tatlıda,öptüğünüz her elde yaşayın...
İyi Bayramlar...

6 Ağustos 2012 Pazartesi

Yaşlılara İtinayla Yer Verilir!!!!

Sakar mısınız?Ben öyleyim...

Bol bol düşerim,ayakkabımı bağlamak için eğildiğimde kafamı duvar,ayna ne varsa yakında  çarparım,elimi kolumu bir yerlere vururum vs. vs. artık öyle alıştım ki acımıyor bile, ama bir seferinde öyle bir şey yaptım ki;
Efenim tarih üniversite yılları, sabahın köründe otobüsteyim kucağımda kitaplarım uykuyla uyanıklık arasında gidip geliyorum tam o sırada duraktan yaşlı mı yaşlı ufak tefek bir amca bindi, ben tabi onu görür görmez ayağa kalkıp yer verdim, amca oturmak için hamle yaptı bende yolundan çekilmek için ve tam o sırada otobüs hareket etti.Benimde bir elimde kitaplar var diğer elimle bir yere tutunayım diye elimi bütün gücümle savurunca haşmetli bir osmanlı tokadı şeklinde amcanın yanağına yapıştırdım.Ama ne vurmak beş parmağımın izi çıktı yanağında, zavallım elini yanağına götürüp ahladı, ben utanç içinde özür dilemeye çalışırken amca duruma açıklık getirdi.
"Ben oturmasam da olur..."

Bence,
Ben hala üzülürüm amcanın haline, ama bütün otobüs iyi eğlenmişti...

3 Ağustos 2012 Cuma

Bir Başkadır İzmir Geceleri...

İzmir'e gittiniz mi?Ben bu yazıda ki olayların vuku bulduğu tarihe kadar hiç gitmemiştim...

Daha öncede bir yazıda bahsetmiştim -çok romantik- sevgilimden,geçenlerde bir muhabette herkes nasıl tanışıp çıkmaya başladıklarını anlatıyor filan bize de sordular tabii oradan düştü aklıma cümle alemle paylaşıp vaktinizi alayım dedim....
Tanışma başka hikaye tabii onu bir dahaki yazıya saklıyoruz şimdi teklif:
Efenim o zamanlar tanışalı bir ayı filan yeni geçmiş arkadaşda hoşlanma başlamış ben ise ne hoş çocuk durumundayım neyse tesadüfen hafta sonu için birbirimizden habersiz İzmir'e gelme planı yapmışız,aynı ortamda konuşulunca beraber gidelim beraber dönelim dedik yolda arkadaş oluruz birbirimize diye,gerçekten bir cuma gecesi bindik otobüse düştük yola ama mevsimlerden şubat ve ben nasıl üşütmüşüm;ben hapşırdıkça garibim "Çok yaşa" diyor bende yanıtlıyorum "Hep beraber"...
Aksıra tıksıra arada konuşa konuşa vardık İzmir'e ayrıldık.Fakat öncesinde sözleştik akşam görüşelim diye neyse akşam oldu ben grubumu topladım o grubunu topladı Kordon'da bir barda buluştuk.Bir ara bana biraz dışarı çıkıp hava almayı önerdi bende kabul ettim çıktık dışarı...
Aylardan şubat yıl 90'ların sonu Kordon denen yer yeniden düzenlendiği için deniz tarafı moloz,taş toz toprak yığını altında benim ki tutturdu hadi deniz kenarına gidelim diye;İyi tamam gidelim de zaten hastayım ayakta zor duruyorum ondan vaz geçtim, var ayağımda boyumu yedi cm uzatan topuklu, önümde inşaat; neden gitmek istediğini de söylemiyor.Neyse düşe kalka vardık denizin kenarına o zaman itiraf etti deniz kenarında yıldızların altında benimle konuşmak istediğini.
Niyet iyide ortalık öyle karanlık ki denizi görmek mümkün değil,hava bulutlu bir tane yıldız yok,ben tozun toprağın içinde zor ayakta duruyorum,ağır gribim zaten olayın yarısından kopmuşum ama yinede teklifin güzelliğini yakalayınca tamam kızım dedım.Ve kabul ettim...
Allahtan şanslıydık ki bir çukura filan düşmeden yine yola çıkabildik...

Bence;
Kime hep beraber dediğinizi iyi seçin, biz hala beraberiz...

25 Temmuz 2012 Çarşamba

Tatildeyim...

Tatile çıktınız mı?Ben çıktım...

Ve tıpkı geçen seneki gibi internet hayatımda tatile çıkmış durumda...İşte arada sırada kaçak göçek girip sanal hayat koklayıp çıkıyorum;o sebeple herkese iyi tatiller tatil dönüşü görüşelim...


Bence;
Denizde kalın...

4 Temmuz 2012 Çarşamba

Barış Akarsu...


Gencecik yaşında geçip gidenler kervanına katıldı Barış Akarsu;yakışıklıydı,sempatikti,yetenekliydi. Yazık oldu...
Ama unutulmadı en azından benim için, değil beş elli yıl geçsede onu severek dinleyeceğim...

25 Haziran 2012 Pazartesi

Sıcak!....Çok Sıcak!....

Sizin içinde hava sıcak mı?Eminim sıcaktır....

Bütün Nisan ve Mayıs ayı boyunca "Ama hadi havalar ısının artık" diye söylenmem aklıma geliyorda şimdi o günleri mumla arıyorum.Çünkü havalar öyle ısındı ki insan burnunun ucunu dışarıya çıkartamıyor.Demin radyoda spiker sıcak havaları tarif ederken klimanın yetersiz kaldığı sıcak dedi, kesinlikle aynı fikirdeyim şu anda bile son hız çalışan klimanın önündeyim bana mısın demiyor öylae sıcak yani...
Tabii bunda ülkenin en sıcak kentlerinden birinde yaşamanın da etkisi yok değil;geçen gün bir iş için öğle vakti dışarı çıkmak zorunda kaldım,bindiğim toplu taşıma aracında yanıma oturan eleman almış buz gibi bir içecek hüplete hüplete içiyor.Bir ara kendimi elindeki içeceği kapsam ne yapar ki diye düşünürken yakaladım, neyse çabuk indide kurtuldu...


Bence;

Yok bence filan, öylesine yazdım işte hava düşünmek için bile çok sıcak...

10 Mayıs 2012 Perşembe

Melek Annem....

Annesizliği bilirmisiniz?Ben bilirim...

Benim annem çok erken yaşta bu dünyadan göçtü gitti...Elim bir kaza onu aldı.
Üniversitedeydim o zamanlar,özgür kızdım ya sözüm ona bencil ve şımarık bir şekilde beni sürekli eve çağıran anneme şenlikler bitsin,finaller bitsin öyle gelirim diye bahaneler uydurdum durdum bir sabah haberi geldi;tam iki aydır görmemiştim onu.
Annem çok neşeli,kültürlü,modern bir kadındı,gençliğini gelişen Türkiye'de yaşamış bir çok dönem kızının aksine meslek sahibi olmuş, her zaman çok güzel olarak tanınmıştı öyleki onun gençliğini bilenler bizlere şöyle bir bakıp sizi toplasalar bir anneniz etmezsiniz derlerdi.
Bunun yanında sinirli bir yanıda vardı annemin bize kızdığı zaman söylenirdi ama ne söylenmek, hatta bazen öyle hale gelirdik ki "Anne vur,döv,öldür ama ne olur konuşma artık..."diye içimizden yalvarırdık.Bu özelliğini bana miras bırakmış bu arada onuda belirteyim.
Atatürk'ü severdi annem;Atatürk'ün hizmetinde bizzat çalışmış bir babanın kızıydı bana ve kardeşlerimede aşıladı bu sevgiyi,kitap okumanın ne güzel bir şey olduğunu annemden öğrendim ben,bir sinema filminin keyfini çıkarmayıda, dedim ya farklıydı dönem kızlarından, dikiş nakış öğretmedi bize kendi bilmezdi ki zaten;geleneklerine de bağlıydı annem aynı zamanda;kurulmuş sofranın ortada bırakılmaması gerektiğini,büyüklerin yanında nasıl davranılacağını,eşlerimize ve onların ailelerine nasıl saygı göstermemiz gerektiğini,reçel yapmayı,yoğurt mayalamayı,ramazanda güllaç,aşure ayında aşure yapmayı da annem öğretti bize...(Ben beceremiyorum o ayrı...)
Benim annem farklıydı benim için,beni bu dünyada koşulsuz seven her üzüldüğümde başımı kucağına yasladığım,her hasta olduğumda başımda bekleyen onun gözünde bir damla yaş gördüğümde benimde ağlamaya başladığım tek kişiydi annem.Benim annemdi o...
Bu pazar 14.pazar annem;bir anneler gününü daha sensiz geçireceğim ama seni hatırlamaktan ve özlemekten asla vazgeçmeyeceğim.
Anneler Günün kutlu olsun meleğim...


Bence...
Annenize sarılmak ve onunla vakit geçirmek için pazarı beklemeyin hemen yapın...







15 Şubat 2012 Çarşamba

Neden?Neden?Neden?

Hiç merak ettiniz mi?Ben ettim...

Neden işe hep vaktinde gelirken sadece bir defa geç kaldığınızda patronun erken geleceği ya da arayacağı tutar?
Neden yoğurtların son kullanma tarihleri hep kapakta değilde altındaki ilk attığınız kağıttadır?
Neden eski sevgilinizin yeni sevgilisi hep sizden zayıf ve güzeldir?
Neden durakta beklediğinizde gelmeyen otobüs beklemediğinizde peşpeşe gelir?
Neden bütün lezzetli şeyler kilo aldırır?
Neden topuklu ayakkabı giydiğinizde düşersiniz?(en azından ben)
Neden kalın giydiğinizde sıcak,ince giydiğinizde soğuk hava olur?
Neden yağmur hep şemsiyeniz yanınızda yokken yağar?
Neden bazı akşamlar izlemek istediğiniz bütün programlar çakışır da bazı akşamlar izleyecek hiç bir şey bulamazsınız?

Bence;
 Ben bilmiyorum bilen varsa bana da söylesin...

22 Ocak 2012 Pazar

Ben bir yıldızım!!!Acaba?

Film izlemeyi severmisiniz?Ben bayılırım...

Güneşli bir havaya sahip olan ama benim için sıkıntılı bir pazar günü hayal gücüm yelken açtı ben bir filmin yıldızı olabilirmiydim diye(beni tanıyanlar lütfen kendinize hakim olun ve gülmeyin)?...

*Dizilerde,filmlerde insanlar çantalarını alırlar ve evden çıkarlar...Ben çıkamam ki fırını kapattım mı?ütünün fişini çektim mi?telefonumu aldım mı?vs.vs...
*Hadi diyelim ki becerip sokağa çıktık;Hey taksi diye bağırmam kös kös en yakın durak nerede diye bakarım ne de olsa devir ekonomi devri...
*Oyuncuların evde olduklarında bile şık,bakımlı,makyajlı hallerini saymıyorum moralim bozuluyor...
*Yabancı olsun yerli olsun her türlü filmde kişiler restorana gider hesap geldiğinde şöyle bir bakarlar ceplerinden çıkardıkları parayı bırakır ve kalkarlar.Ben kalkamam;öyle ya hesap pusulasına bakılacak, menüdeki fiyatlar hatırlanacak,çabucak hesaplanacak,kaç su içilmiş sayılacak,hesapta olan ama açılmamış şişeler çantaya atılacak ohoooo....
*Ayrıca gizemli kalmayı da beceremem ki ben, hani olur ya kızı birşeyle suçlarlar (ya fakirdir,ya da bir yanlış anlaşılma sonucunu namusa bir hal olmuştur vs.vs) esas kız dinler ve vakur bir tavırla oradan ayrılır ben gidemem içimde kalır yoksa, söyler,sayar öyle giderim...
*Aynı sebepten aşk acısı bile yaratamam susmam çünkü halim derdim neyse söylerim ki çözelim yanlış anlaşma olmasın ama di mi?

Kıssadan hisse benden oyuncu olmazmış..

Bence:

Gidip bir kahve yapayım.Dizim başlıyor...

1 Ocak 2012 Pazar

Merhaba 2012...

Yeni yıla girerken nerdeydiniz?Ben evdeydim...

Vay be...Bloga uğramayalı bir yıl olmuş...(Evet bence de iğrenç bir espri...).Gelelim hayatın gerçeklerine bir yıl daha geçti,12 ay,52 hafta,365 gün vs.vs. ömrümüzden bir yıl daha eksildi kendi adıma söyleyebilirim ki güzel bir yıldı;çok güzel gezdiğim,iyi ve uzun tailler yaptığım bana  iş hayatında yenilikler getiren sevimli bir yıldı teşekkürler 2011.
Eski yıl ile vedalaştıktan sonra gelelim yeni yıla evet seninle yeni tanıştık, umarım 2011 kadar iyi bir yıl olursun (özellikle milli piyango sonuçlarına bakmadım henüz, ama bide vurursa büyük ikramiye favori yılım olursun ona göre.) Gelelim dileklere:
Sevgili 2012,
Bana,aileme,sevdiklerime,saydıklarıma,küçüklerime,büyüklerime,gözlediklerinden öptüklerime,sevgili halkıma huzurlu,sağlıklı bereketli bir yıl olursun umarım.Daha 364 gün beraberiz nasıl olsa bakalım neler olacak...


Bence:
Geçirdiğiniz her anın tadına varın tekrarı yok...

Ey Aşk...İlk Aşk...En Aşk...

Hayatın on altısında, kalbin baharında, Ege'nin serin sularında; Yeşil gözlerle baktı bana aşk. Ey aşk,ilk aşk,en aşk... Yıllar geç...